Siyasetteki gerilim 23 Nisan kutlamalarına da yansıdı

TBMM Genel Kurulu'nun özel gündemli birleşiminde Başbakan Erdoğan ve CHP Lideri Baykal birbirlerine sert mesajlar gönderdi.

Özel birleşimde Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın ardından konuşmasını yapan Erdoğan CHP'ye göndermelerde bulundu.

Erdoğan, konuşmasında CHP'yi eleştirdi ve kapatma davasını da hatırlatarak şunları söyledi: "Cumhuriyetimizin niteliklerinin halkımızca yeterince sahiplenilmediği yönündeki iddialar, milletimizin devletine ve Cumhuriyetine olan sadakatini tartışmalı hale getirmek anlamını taşır. Bu, Cumhuriyetimizin bütün kazanımlarını, bütün başarılarını inkar etmek demektir. Elbette böyle bir haksızlığı kabul etmek mümkün değildir. Bugün hala 80 yıl önceki ezber üzerinden siyaset yapanlar, ne yazık ki milletimizin yaşadığı büyük değişim ve gelişmenin hem dışında, hem de çok gerisinde kalmıştır. Umuyorum onlar da yakında, Türkiye'nin artık, o eski Türkiye olmadığını anlayacaktır."

Başbakan, "Bu Meclis Kurtuluş Savaşımızın karargahıdır. Bu Meclis, Atatürk'ün riyasetinde cumhuriyetimizin kurucusudur. Nihayet bu Meclis, demokrasimizin kalbidir" dedi.

Cumhuriyet ve demokrasi başta olmak üzere milletin çağdaşlaşma adına elde ettiği bütün kazanımların arkasında yüce Meclis'in olduğuna işaret eden Erdoğan, TBMM'nin 88. kuruluş yıldönümüne ulaşmanın haklı gururunu, mutluluğunu ve heyecanını yaşadıklarını vurguladı. Başbakan Erdoğan, cumhuriyetin kurucusu Atatürk'ün 22 Nisan 1920'de 'Bir dakika bile tehir edilmeyecek' notu ile dönemin bütün valiliklerine, sancaklarına ve komutanlıklarına "Allah'ın yardımıyla, Nisan'ın 23. cuma günü Büyük Millet Meclisi açılarak çalışmayla başlayacağından, o günden itibaren askeri ve sivil bütün makamlarla bütün milletin tek merciinin Büyük Millet Meclisi olacağı bilgilerinize sunulur" şeklinde telgraf çektiğini hatırlattı. Meselenin esasını ortaya koyan telgrafın hemen ertesinde 23 Nisan 1920'de TBMM'nin coşkulu törenlerle açıldığını ve o günden itibaren de milletin mercii olduğunu dile getiren Erdoğan, TBMM'nin Kurtuluş Savaşı'nı sevk ve idare eden cumhuriyeti kuran irade olduğunu kaydetti. TBMM'nin Türkiye'yi bugünlere taşıyan, Türkiye'yi dimdik ayakta tutan, demokrasiyi yaşatan irade olduğunu belirten Erdoğan, Meclis'in Türk milletinin ve Türk halkının yüce iradesi olduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan, Atatürk'ün milli mücadelenin en zor şartlarında bile her meselenin müzakere ile karara bağlandığı Meclis iradesine, onun verdiği demokratik meşruiyete yaslandığını hatırlattı. "Atatürk, milletten başka kimseden yetki almamıştır" diyen Başbakan Erdoğan, egemenliğin de, siyasi temsil yetkisinin de, meşruiyetin de kaynağının millet olduğunu bildirdi.

Başbakan Erdoğan, "Bugün cumhuriyetimizin çağdaşlaşma hedeflerine daha yakınsak, bu başarıda en büyük pay kurulduğu günden bugüne kadar milletimizin değişim iradesini hayata geçiren, tarihi reformlara, cesur kararlara imza atan yüce Meclisimizindir" dedi.

88 yıl boyunca çok zor dönemlerden geçildiğini, büyük badireler atlatıldığını anlatan Erdoğan, bölgede ve dünyada yaşanan büyük kriz ve çatışmalara rağmen Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığından asla taviz vermediğini, bölgesinde saygın, güçlü, istikrarlı, geleceğe güvenle bakabilen bir ülke konumuna yükseldiğini kaydetti. Bugün cumhuriyetin 100. kuruluş yıldönümünü çok daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye olarak karşılamaya hazırlandıklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, bu tarihi sorumluluğun bir
gereği olarak cumhuriyetin kazanımlarını korumaya, demokrasi standartlarını yükseltmeye, temel hak ve özgürlükleri geliştirmeye devam ettiklerini vurguladı.

"Millet olarak, cumhuriyetimizin çağdaşlaşma ideallerini temsil eden Avrupa Birliği'ne tam üyelik yolunda kararlılıkla ilerliyoruz" diye konuşan Başbakan Erdoğan, Atatürk'ün işaret ettiği bu idealleri gerçekleştirmeye hiçbir zaman bu kadar yakın olmadıklarını söyledi. Erdoğan, zor bir coğrafyada bulunmanın getirdiği risk ve tehditlerle baş edebilmenin öncelikle iç bütünlüğü korumaktan, toplumsal birliği güçlü tutmaktan, güven ve istikrar ortamını sürdürmekten geçtiğini çok iyi bildiklerini söyledi.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Terör başta olmak üzere birlik ve bütünlüğümüze, huzur ve istikrarımıza yönelik tüm bu tehditleri, millet iradesine sıkı sıkıya sarılarak, yüce Meclisimizin temsil ve sorun çözüm kabiliyetini koruyarak, demokrasimizin standartlarını yükselterek bertaraf etmek durumundayız. İnanıyorum ki TBMM 'Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir' düsturunu muhafaza etmek, bu ilkenin gereklerini yerine getirmek noktasında vazifesinin de, sorumluluğunun da bilincindedir. Çünkü bu düstur, bu ilke cumhuriyetimizin, demokrasimizin, laikliğin, sosyal devletin ve hukukun üstünlüğünün yegane teminatıd

Başbakan Erdoğan'ın konuşması AK Parti milletvekillerince ayakta alkışlanırken, "Bugün hala 80 yıl önceki ezber üzerinden siyaset
yapanlar, ne yazık ki milletimizin yaşadığı büyük değişim ve gelişmenin hem dışında, hem de çok gerisinde kalmıştır" şeklindeki sözlerine CHP milletvekilleri "kim onlar" diye tepki gösterdi.

Erdoğan'dan sonra kürsüye çıkan Baykal'ın konuşmasından satırbaşları:

"İmparatorluğun son yıllarında da yabancıların baskılarına boyun eğmeye razı olanlar vardır. Atatürk bu baskılara direndi Bugünde bazı yabancı çevrelerin kendi arzu ve iradelerini Türkiye'ye dayatmaya çalıştıklarını örnekleriyle görüyoruz Lozan'daki taleplerini Türkiye'ye kabul ettirmeye çalışanlar var.

Yüksek yargı organlarımıza baskı yapmaya yeltenenler var. Hiçbir güç hakimlerimizin iradesini etkileyemeyecek. Biz bağımsızlığımıza adli kapitülasyonları kaldırarak ulaştık. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir anlayışına nasıl ulaştığımızı kimse unutmamalıdır

88 yıl önce bütün vatan işgal altındaydı. Halife Sultan, yandaşlarıyla birlikte işgal kuvvetlerinin emir ve kumandası altına girmekte hiçbir sakınca görmemiştir. Egemenlik masa başındaki tartışmalarla, dini ya da ilmi fetvalarla devralınmamaıştır.

Sakarya'da, Dumlupınar'da savaş meydanlarında kazanılmıştır milli egemenlik. Dini siyasete alet eden otoriterle ve onların fetvalarıyla mücadele ederek egemenliğimiz kazanılmıştır. Egemenliğimiz dine dayalı değilidir, laiktir. Anayasada yer alan laiklik ilkesinin değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Siyasi meşruiyetin kaynağı anayasa ve hukuktur.

Anayasa ve hukuk zaafiyetleri oy oranları ile kapatılamaz. Hiçbir seçim sonucu iktidarların hukuka bağlı kalma sonucunu da etkilemez. Laiklik anlayışı hiçbir mezhebin devletin hukukunu oluşturmasına izin vermez. Siyasetin referansı din olursa kargaşa ve çatışma olur

İktidar olanaklarıyla devlet bankalarını kullanarak yakınlarınıza yandaş medya satın almak demokrasilerde yoktur. Demokrasilerde başbakanlar dokunulmazlık zırhına sığınmazlar. Derslerde cihat çağrıları yapmak, kasetlerle lise öğrencilerinin beynini yıkayan kadrolaşmalara MEB'i temsil eden zihniyete demokrasilerde yer yoktur. Demokrasilerde devlet yönetimi cemaatlara teslim edilmez. Denetimsiz iktidar demokratik ve meşru değildir".

Erdoğan: Bu kadar nefret dolu bir konuşma kimse duymak istemezdi

TBMM Genel Kurulu'nun 23 Nisan özel oturumunun ardından gazetecilerin sorusunu cevaplandıran Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın konuşmasını değerlendirdi. Başbakan Erdoğan, "Sizler değerlendirmelerinizi kendiniz yapın. Böyle bir bayram günü herhalde bu kadar nefret dolu bir konuşmayı kimse duymak istemezdi. Biz bayram günü yaşadığımızı düşünüyoruz. Bu konuşmayı ben milletin yüksek takdirlerine sunuyorum" diye konuştu.