‘SOKAK’ FİLMİNİN ÇEKİMLERİ SONA ERDİ

Mersin Sinema Derneği’nin ilk sinema filmi “Sokak’ın” çekimleri sona erdi. İki ay süren ön çalışmalarının ardından başlayan çekimler Mersin’in muhtelif yerlerinde yapılan çalışmalarla tamamlandı.

Sokak filmi, sosyal ve ekonomik durumları bir birine tamamen zıt olan iki ailenin çocukları olan Mehmet ve Yağmur’un hikâyesi üzerine kurulmuş. İki çocuğun farklı sebeplerle sokağa düşmelerini ve sokakta yaşadıklarının anlatıldığı filmin süresi 60 dakika süreli.

Filmde, bir çocuğun sokağa düşmesine sebep olan durumlar, farklı şartlarda yetişen iki çocuk üzerinden anlatılıyor. Film tamamen doğal mekânlarda çekildi. Çekim öncesinde oyuncular uzun süren bir eğitimden geçirildi.

Filmin sokak çekimleri Mersin merkezinde Bahçe, Mesudiye ve Mahmudiye mahallelerinde yapıldı. Sokakta yaşayan çocukların barındığı harabe evlerden faydalanan film ekibi çekim esnasında sokakta yaşayan çocuklardan da yardım aldı.

Film iki yönetmen ortak çalışmasıyla ortaya çıktı. Yönetmenlerden Erhan Sönmez, on yıllık tiyatro deneyimini sinemaya uyarlayarak filme yansıtmaya çalıştı. Sönmez “Filmin senaryosundan oyunculuğuna kadar çok uzun ve detaylı bir çalışma yapıldı. Senaryo yazım süreci iki yılı buluyor. Bu süre içerisinde birçok sokak çocuğu arkadaşımız oldu. Oyuncu arkadaşlar çekimlerden önce sokakta çöp topladı. Bu şekilde o çocukların psikolojisini az da olsa anladılar” dedi.

Filmin diğer yönetmeni Yasin Korkmaz ise daha önce bir uzun metraj film denemesine imza atmış. Yasin Korkmaz ayrıca Mersin Sinema Derneğinin çektiği “Liste” ve “Âdemler ve Havvalar” isimli kısa filmlerinin de yönetmenliğini yapmıştı.

Kendi yazdığı senaryoyu filme çekmenin daha kolay ve eğlenceli olduğunu söyleyen Korkmaz “Bu güne kadar bir çok çalışmada bulundum ama hiç birinden bu kadar keyif almadım. Ekibimiz çok sağlam. İşini iyi yapan insanlarla çalışmak çok zevkli. Ekipte herkes işini çok seviyor. Zaten böyle olmasa bu imkânlarla bırakın uzun metrajlı film yapmayı, bir kısa film çalışması yapmak bile imkânsızdır.

“Sokak” adlı film çalışmamızda en çok zorlandığımız konu, geniş bir seyirci kitlesinin hedeflenmesiydi. Sokak, yedi yaşından yetmiş yaşına kadar çok geniş bir seyirci kitlesini hedef almıştır. Aslında biz yeni bir şey getirmedik. Hergün görüp duyduklarını ve yaşadıklarını bir de sinema gözüyle görmelerini, yani bir de aynaya bakmalarını sağlamaya çalıştık. Bunu yaparken hem çocuğa hem de anne-babasına aynı şeyleri söyledik. Ama “Sokak” bir mesaj filmi değildir. Aynaya bakma filmidir” diye konuştu.

Sokak filminin görüntü yönetmenliğini Mersin Sinema Derneği başkanı Kadir Baziki yaptı. Baziki filmin gösterimi ile ilgili olarak Mersinema’nın çalışmalar yürüttüğünü ifade ederek amaçlarını şöyle açıkladı:

“Filmin sinema seyircisi ile buluşmasını istiyoruz. İl çapında bazı sinemalarla görüşmelerimiz devam ediyor. Bizim, Mersinema olarak emeğe verdiğimiz önem tartışılmaz. Ama insanların da ekonomik nedenlerden dolayı bu filmi izleyememesini istemeyiz. Bu yüzden bazı sinemalarla özel görüşmeler yapmaktayız. Filmi hangi sinemada göstereceğimiz önümüzdeki günlerde belli olacak” dedi.

Halen montaj ve kurgusu yapılan Sokak filminin, Nisan ayının üçüncü haftasında gösterime girmesi planlandı. Filmin bazı görüntüleri ise internette, www.metacafe.com/tags/mersinema/ adresinde yayınlanmaya başladı.

Sokak filmi hakkında…
Kendi egolarının onulmaz mücadelesi ile birbirine üstün gelme savaşındaki anne ve baba okulunun çalışkan öğrencisi Mehmet’i yeryüzünde yapayalnız olduğu düşüncesine hapsetmiştir. Mehmet anne ve babasına yaklaşarak bu zinciri ne zaman kırmak istese o iki hırçın egonun duvarlarına çarpmıştır.

Anne ve babasına ulaşmayan Mehmet, arkadaşları ile birlikte olmanın da anlamsız olduğunu düşünmektedir. Onun en iyi arkadaşı yalnızlık ve sessizliktir.

Ödevlerini eksiksiz bitirir. Ama bu ödevler de ona bir tat vermemektedir. Onun dert ortağı küçük bir saksıdaki minik menekşelerdir...

Mehmet bütün derdini onunla paylaşır. Ailesiyle paylaşamadığı mutluluklarını da...

Anne ve babasını ne zaman görse savaş halindedirler, ikisi de her zaman haklı, ikisi de her zaman mağdur edilmiştir ve ikisi de “ en akıllı”dır...

Bir anne için en tatlı ses, “ anne! ” denilerek çağırılmasıdır. Bir baba için de öyle, “babacığım” diyen bir çocuk sesinden daha tatlı bir ses yoktur. Ama onlar bu sesi duyamayacak kadar meşguldürler....

Mehmet varlığının hissedilmediği bu evi terk eder...

Ve Yağmur... Mersin’de ekmek kavgasına çare bulmak umuduyla gelen yüzlerce aileden birinin kızıdır. Babası iş bulamaz. İş bulamadıkça da hırçınlaşmaktadır.

İşsiz baba ekonomiyi kurtarmanın kestirme yolunu bulmuştur. Bu çarenin adı, Yağmur’u okula göndermemektir. İşsiz ve çaresiz babanın diğer buluşu daha yamandır. Yağmur sokakta çöplerden atıkları toplayacaktır.

Önce kitaplar yakılır, İspanya yolunda Tarık Bin Ziyat misali...

Yağmur, ya isteyerek çalışacaktır, ya da zorla...

Hayat karşısındaki başarısızlığını ört-bas etmek için baba gücünü göstermek zorundadır. Bu küçük yağmur’un cılız bedenine inen tokatlar şeklinde olsa bile...

Yağmur mademki sokaklarda yaşamak zorundadır. O zaman baba dayağını niçin yesin? Yağmur da kendini sokakların karanlık kollarına bırakır.

Mehmet ile Yağmur ayrı yollardan gelmektedirler ama yolları bir karanlık sokakta kesişir. Mehmet’in hikâyesi Yağmuru tatmin etmemiştir. Sokaklar Mehmet için fazla tehlikelidir. Mehmet’i evine döndürmek için çok çaba gösterir.

Sokakta hayat bin bir tehlike ile doludur. Hele geceler bir kâbustur küçükler için...

Bu kâbusu her gün yaşamaktadırlar... Her gün akıla gelmedik tehlikelerle burun burana gelmektedirler...

Yalnız değildir bu iki çocuk. Sokakta adeta ayrı bir dünya vardır. Diğer insanların hiç fark etmedikleri bu dünyanın çok katı ve taş devrini aratmayan kuralları vardır.

Yağmur Mehmet’e kıyamaz. Onun sokaklarda yok olmasına razı olmaz ve ailesini bularak yerini haber verir. Ama her şey bu kadar kolay değildir...