Taraftar..

Bu takımın gerçek sahibi kim sizce?
Vali mi, Belediye Başkanı mı?
Milletvekilleri mi, siyasiler mi?
Kentin dinamikleri mi, basın mı dersiniz?..
Yoksa Ali Tekin ve AVANELERİ mi?
Tabi ki hiçbiri..
Mersin İdmanyurdu’nun asıl sahibi taraftardır..
İyi günde, kötü günde..
Yaz kış demeden, kar soğuk, deplasman yada iç sahada olsun ayırt etmeyerek takımına sahip çıkan Kırmızı Şeytanlardır..

Çoğunu tribünlerden tanıdım..
Albay Mustafa, Tuncay Temiz, Ahmet Civanbay, Duran Birinci..
Fındık Serdar, Pozcu Mehmet, Tırtık Soner, Ufuk Kaba..
Mekanı Cennet olsun Kıvırcık Ahmet, Arap Serkan..
Abiler Derya Kayışoğlu, Alaaddin Bulut..
Ve ismini şuan sayamadığım nice kırmızı lacivert aşığı..
Ne şartlar altında maçlara gittiklerini öğrencilik yıllarımda tribüne takıldığım dönemden bilirim..
Mersin İdmanyurdu ile geçen çocukluğumun tribün efsaneleri idi hepsi..
Sonrasında ise, taraftara tribünleri sevdiren Aydın Demirci, Murat Tanış, Aynalı, Bünyamin Kıt..
Şimdi ise tribünlere sahip çıkan Ufuk Tepebaş, Kemal Tepebaş, Osman Özel, Hazar Gökel..
Ve gelinen noktada işte bu vefakar taraftar, azap içinde, isyanda..
Sesini duyan mı?
Hiç kimse!..
28 Eylül’de alkış tuttular, zaman verdiler, bir umut sabrettiler..
Ancak bugün bir kez daha isyan bayrağını çektiler..
Neden?
Görmesi gerekenlerin, başlarına mevcut yönetimi musallat edenlerin, gelinen süreçte taraftarın gördüğü gerçekleri görmezden gelmelerinden dolayı..
Tehdit edildiler, iftiraya maruz kaldılar..
Bir başlarına VAR OLUŞ mücadelesi için deyim yerinde ise kelleyi koltuğa aldılar..
İSYAN BAYRAĞINI açtılar..
Ancak bugün takımına sahip çıkan, soran, sorgulayan ve sokağa inen taraftarın karşısına, yeni bir taraftar grubunu çıkarıyorlar malesef..
Amaç ne?
Kırmızı Şeytanların sesini kesmek..
Transfer Tahtasını karambole getirmek, verdikleri sözleri unutturmak, ve bir kez daha gündem değiştirip bazılarının başarısızlıklarını gizlemek..
İsyanı, taraftarlar arasında yaratılacak infialle bastıracaklarını, kaos ile ses keseceklerini sanıyorlar..
Yanılıyorlar..
Yanlış yapıyorlar..
Böylesi kritik bir süreçte, mevcut taraftarın karşısına farklı bir oluşum çıkarmak akla, mantığa ve vicdana terstir..
Kenti yönetenler, geldiğimiz sürece sessiz kalanlar bu duruma ACİL olarak müdahale etmelidir..


***
Son yazımda borcun nasıl 2 katına çıktığını işleyeceğimi duyurmuştum..
Ancak KIRMIZI ŞEYTANLAR benden hızlı davrandı..
Takımlarına olan sorumluluk bilinci ile sokağa indi, 160 milyon olan borcu sorguladı..
Bana ise yazacak bir şey bırakmadı..
Haklılar..
28 Eylül’de 80 milyon civarında olan borç, ‘BOTANİK BAHÇESİ’nden idare edilen yönetim ile nasıl 2 ayda 160 milyona çıktı?
12 milyon olan transfere engel borç nasıl oldu da 19 milyon TL’ye yükseldi..
Kulübü kimler, hangi kalemlerde fatura keserek borçlandırdı?..
Bahis mevzusuna girmiyorum bile..
Konu ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’nı göreve çağırdılar, Kentin Bakanını, Valisini, Belediye Başkanını, Milletvekillerini, siyasileri ve tüm dinamiklerine seslendiler..
Hatta yargıya bile gidiyorlar..
Neden?..
Gerçekleri gördüklerinden..
Mersin İdmanyurdu’na sahip çıktıklarından..
Yapılan hukuksuzluğu, adaletsizliği ve yanlışlıkları asıl görmesi gerekenlerin görmezden gelmesinden..
Olayı 3 maymuna bağlamasından..


Son olarak;
Doğan Haber Ajansı Mersin Büro Şefi Ali Ekber Şen Ağabeyimin Hürriyet Gazetesinde hafta sonu çıkan yazısında değindiği gibi..
Mersin İdmanyurdu için bir SEFERBERLİK başlasın..
Bu seferberliğe sadece basın ve taraftar değil, HERKES katılsın..
Katılsın ki yarın çok geç kalınmasın..
Başlar taşlara vurulmasın..