Sistemli Sistemsizlik!

İdman boykotu fiili olarak dün yaşandı ama bunun altında yatan nedenler Sivas deplasmanında oyuncuların zihnine yerleşmeye başlamıştı bile... Kayseri deplasmanı ise zihinlere yerleşen -aceba- duygusunu içten içe bilinçaltına kazıdı... Ve futbolcu grubunun; ''biz gidersek paramız burda kalır bizde Ahmet Şahin gibi hain ilan edilebiliriz'' reaksiyonu kara pazartesiyi yaşattı maalesef...

Suçlu kim? Bu sezon ödemeleri gerçekten düzenli olarak yapan ama geçmişi bu konuda çok temiz olmayan yönetim mi? Yoksa hemen her takımda parasının kalmasına alışmış, sonrasında avukatlar aracılığıyla hakkını aramaktan bıkmış futbolcular mı?

Maalasef ülkemizin sistemi bu: ''Sistemsizlik'' ya da ''Belirsizlik''

Bugün gelinen süreçte kim haklı yada kim haksızı bir kenara bırakıp çok değil 3-4 gün sonrasında odaklanmamız gerekirdi aslında... Malum 29 Mayıs'ta CAS kararını açıklayacak. Arkasından 31 Mayıs'ta Rıza Çalımbay ve ekibinin, Oktay Delibalta'nın, Servet Çetin'in, Serkan Balcı'nın, Güven Varol'un, Sinan Kaloğlu'nun, Murat Ceylan'ın, Adem Güven'in, Nurullah Kaya'nın, Cem Sultan'ın, Berkan Afşarlı'nın sözleşmeleri bitiyor. Gökçek Wederson ve bir yada iki yabancı oyuncunun da opsiyon hakkı doğuyor. Bu saydığımız isimlerin bir çoğu bu sezon ilk 11'in değişmez ismi oldular. İsim isim vermeye gerek yok takip edenler biliyor zaten. Katkıları ne olursa olsun hemen hepsi bu tarihi sezonda bu kadronun içinde olan isimler.

Bize gelen bilgiler yeni sezon da Rıza Çalımbay ile yola devam edilmeyeceği yönünde... Keza dünkü eylemden sonra Kaptan Servet'te topun ağzındaki bir diğer isim. Peki CAS'tan çıkacak olumsuz bir karar da takımın durumu ne olacak? Var mı bir acil durum planı? Kaldı ki en ufak bir sıkıntı da idman boykotuna giden futbolcuların bir çoğunu Rıza Hoca aldırdı bu takıma. Oyuncularında bitecek sözleşmelerini Rıza Hoca'nın gitmesi durumunda uzatmayacağı yönünde söylentiler gündemde... Yani ülkenin en büyük sorunu olan Sistemsizlik-Belirsizlik burada da kendini göstermiş durumda.

Aslında odaklanmamız gereken bir diğer konu daha var. O da kalıcı gelirler.

Nasıl mı?

Şimdi Türkiye'de naklen yayın gelirleri bir havuzda toplanarak kulüplere dağıtılıyor. Türkiye’deki uygulama şekli şöyle;

Süper Lig'de havuz gelirlerinin yüzde 35'i tüm kulüplere eşit olarak dağıtılıyor. Gelirlerin yüzde 54'ü sportif performansa göre paylaştırılıyor. Paranın %11'i prim olarak şampiyon olmuş takımlara veriliyor. Ligde ilk 6'ya girmeniz durumunda ekstradan prim alıyorsunuz. Ayrıca bu sezon her bir galibiyet 1,1 Milyon TL, her bir beraberlik 550 Bin TL. Önümüzdeki hafta sonu rakip Başakşehir. Ligde şuanda 58 puandalar ve Avrupa Ligi'ne katılmak için mücadele ediyorlar. En yakın rakipleri Bursaspor ve Trabzonspor. Aralarındaki puan farkı 2. Bu hafta sonu sahaya mutlak galibiyet için çıkacaklar. Mersin İdmanyurdu mağlup olması durumunda 7. sıradan 8. sıraya düşebilir. Çünkü 8. sıradaki Konyaspor ile puan farkı 1. Ligi 8. sırada bitirmesi durumunda ise gelir dağılımından alacağı para %1,05 fark edecek. Buda kalıcı geliri sınırlı olan bir kulüp için çok büyük bir rakam.

Her geçen gün daha fazla endüstriyelleşen futbolda artık her attığınız adımın size bir getirisi olmalı. Lakin bugün gelinen noktada Mersin'de takımın ürünlerini satan, kulübe para getirisi olan hiç bir kurum, kuruluş yada mağaza yok. Bu konuda atılmış adımlar var ama neticeye bağlanmış durumda değil. Kulübe, maddi olarak şuanda yayın geliri, iddaa geliri birde maç günü stat geliri dışında gelir getirecek hiç bir kalem yok. Sponspor gelirleri yok denecek düzeyde. Bu yönde atılmış adımlar var ama markalaşamamanın verdiği sıkıntıdan dolayı ciddi bir anlaşma yapılamadı. Kulüp kurumsal bir yapıda yönetilmiyor. Son 6 yılda 9 kez kongreye gidilmiş durumda. Acı ama gerçek olan bu...

Hem idman boykotu hem de kulüp yönetimi hakkında yazılacak çok şey var belki ama artık yazmak ve ya konuşmaktan öteye gitmek gerekiyor. Örnekleri çoğaltmak, meseleleri derin derin yazmaktan çok çözüm üretmek ve çözüme giden yolda adım atmak lazım. Rakiplerinizle aranızdaki uçurum giderek büyüyüyor. Bugün kulüp olarak futbolcunuzla toplantı yapabileceğiniz bir salonunuz yok. Futbolcunuzla rakip analizi yapacağınız bir ortam yaratamıyorsunuz. Altyapınızda profesyonel futbolcu sayınız sadece 3! Ve 3 gün sonra gelecek bir transfer yasağında uygulamaya koyabileceğiniz bir acil durum planınız bile kısıtlı...

Konu uzadı ve başka yerlere gitti-gidiyor. Futbolcu eylemi anlık reaksiyonel bir hareket değil. Bugün bir çaresini bulabilirsiniz ama sağlam olmayan temeller üzerinde durmaya çalışmanız bir gün yıkılmayacağınız anlamına gelmez...