Şeytan azapta!

Rıza Çalımbay'ın kupa çeyrek final maçı öncesi yaptığı "lig bizim için daha önemli" açıklamasına inat İdmanyurdu o gün bugündür puan alamıyor. Lig başladığından bu yana İdmanyurdu ilk kez 4 hafta üst üste kaybetti. Özellikle Trabzonspor ve Eskişehirspor maçlarında ortaya konan ruhsuz futbol, Rıza Çalımbay ve Ali Kahramanlı'ya bile özel açıklama yapma ihtiyacı hissettirdi.

Bu hafta, ligden düşme ya da Avrupa Kupalarına gitme gibi bir derdi olmayan görece rahat pozisyondaki Gaziantepspor'u konuk eden İdmanyurdu'ndan beklenti mağlubiyet sersine güzel bir futbolla son vermesiydi. Rakibin oynamaktan çok oynatmamayı düşünen bir oyun yapısına sahip olması bu beklentiyi azaltmıyordu. Zira taraftar haftalardır iyi futbola açtı.

Artık yeter diyen Rıza Çalımbay genelde oyunu kendi yarı sahasında kabullenen Gaziantepspor karşısına Sinan-Tita-Nakoulma-Welliton gibi defansa katkıları az ancak hücum gücü yüksek bir oyuncu grubu ile çıktı. Bu görüşünde haksız da sayılmazdı. Ancak, nöbetçi golcü Sinan'dan beklediği katkıyı aldığını söylemek güç. Sinan, taze kan olarak oyuna sonradan girdiğinde daha etkili olan bir nevi İdmanyurdu'nun Arif Erdem'i, Semih Şentürk'ü gibi. İlk 11'de Sinan-Futacs ve Sadiku-Mehmet Taş şeklinde bir değişiklik de denemeye değerdi düşüncesindeyim. Yabancı kontenjanının gelecek sezon kalkacağını düşünürsek Futacs-Welliton ikilisinin birlikte denenmesi yararlı olabilir.

Vederson'un zamanlama hatası sonrası yenen gol Gaziantepspor'un oyun felsefesini daha katı şekilde uygulamasına olanak verdi. Welliton ile bulunan pozisyonlar değerlendirilemeyince Çanakkale geçilmezi oynayan Gaziantepspor bir maçtan daha 1-0 galip ayrılmış oldu. Bu sezon 10 galibiyet alan Gaziantepspor bu maçlardan 7'sinde 1-0 galip geldi. Kendilerince haklı sebepleri olsa da İstanbul Başakşehir ve Gaziantepspor gibi futbolun seyir zevkini sıfırlayan takımları tasvip etmek mümkün değil. Birebir aynı olmasa da benzerini uluslar arası arenada Atletico Madrid ve Chealse'de gördüğümüz bu anlayışın başarılı olduğunu konumları itibarıyla görüyoruz. Başakşehir ve Gaziantepspor'da ligde üst sıralarda yer alıyor. Buna rağmen her hafta hem oynamayan hem de oynatmayan bir Gaziantepspor yerine bu sezon bizleri defalarca futbola doyuran İdmanyurdu'nu bir futbolsever olarak tercih ederim.

Bu arada skor ve oyun ne olursa olsun 3 oyuncu değişiklik hakkından birini Pedriel için kullanan Rıza Çalımbay'ın maç sonu yaptığı "sürekli aynı oyuncularla oynamak bu düşüşe neden oldu" açıklamasını anlamlandıramadım. Baktığınız zaman 3 büyüklerde dahil pek çok takım yaklaşık 15-16 kişilik çekirdek bir kadro ile oynuyor. Haftada bir maç yapan İdmanyurdu'nun yorulduğunu farz etsek bile sizin elinizde yaşı büyük Servet yerine Efe, Vederson yerine Nurullah-Serol, Sinan yerine Futacs, Tita yerine Khalili, vb. genç rotasyon oyuncuları var. Hatta hedefsiz ilerlenen bu süreçte altyapıdan Kudbettin, Hasan, Tolga gibi oyunculara bile şans vermek mümkün. Rıza Hoca'nın son haftalarda artan şekilde dile getirdiği hakemleri ve transfer yasağını bir kenara bırakıp takıma konsantre olması daha iyi olacaktır.

Son olarak TFF'nin Anadolu kulüplerinin maçlarını Pazar günü ya da en azından Cuma-Cumartesi-Pazartesi günleri akşam saatinde oynatması daha yerinde. Zaten statlar dolmuyor. Üzerine bir de çoğu kişinin çalıştığı Cumartesi günü gündüz saatine maç konuluyor. Normalde 7-8 bin kişiye oynayan İdmanyurdu'nu dün sadece 4.500 taraftar statta destekleyebildi. Ben taraftar sayısındaki düşüşü son haftalardaki kötü futboldan ziyade buna bağlıyorum.

İdmanyurdu'nun önünde oynanmamış 9 maç daha var. Zorlu Balıkesir deplasmanıyla birlikte yeniden yükselişe geçme dileğiyle...