Lig bitmedi beyler!

Ligin ilk yarısında, Mersin İdmanyurdu son 30 dakikasını 10 kişi oynadığı maçta üstelik geriden gelip rakibini 4-2 mağlup etmişti. Nakoulma ve Mitroviç gibi en önemli iki oyuncusundan yoksun çıktığı o maçta, galibiyete inanmış ve ne istediğini bilen bir takım vardı sahada. Ligde 24 hafta geride kalırken halen o maçın anısı hafızalarda.

Maç başlarken en büyük temennim skordan ve puandan ziyade sahada pes etmeyen o günkü savaşçı İdmanyurdu'nu görmekti. Özellikle Bursaspor ve Trabzonspor maçlarında izlediğimiz İdmanyurdu büyük bir hayal kırıklığıydı. Bu maçlarda asıl kayıp puanlar değil takım ruhuydu. Son iki mağlubiyet sonrası Avrupa umutları kalmayan ama kümede kalma stresi de yaşamayan Mersin İdmanyurdu'nun önünde iki seçenek vardı. Ya hedefsiz bir gemi gibi savrulmaya devam edecekti. Ya da toparlanıp taraftarını mutlu eden mücadele gücü yüksek eski İdmanyurdu'nu izlettirecekti.

Maalesef ki bu hafta da savrulmayı tercih etti. Karne haftasında amaçsızca okula giden öğrenciler misali, ligin bitmesini bekleyen halimiz devam ediyor. Maç sonunda Rıza Çalımbay, "Ligin daha bitmediğini arkadaşlarımıza bir türlü anlatamadık. Ama lig daha bitmedi." derken aynı hedefsizliğe vurgu yapıyordu şüphesiz.

Eskişehir maçında taktik analize bile lüzum bırakmayan bir oyun vardı sahada. 90 dakika sonunda kaleyi bulan tek bir şut ve bir korner. Kazanmak isteyen bir Eskişehir ve ne istediğini bilmeyen bir İdmanyurdu tüm maçın özetiydi.

Rıza Çalımbay'ın maça formsuz Nihat'la başlaması, bir süre sağda denediği Tita'ya enerji ve zaman kaybettirmesi, Mehmet Taş'ı oyunun ne başında ne sonunda tercih etmemesi, Welliton'u haftalardır erken oyundan alarak demoralize etmesi, Efe Halil'i ısrarla orta sahaya devşirmeye çalışması sorgulanabilir. Ancak, sorunun kaynağına inip daha fazla sorgulanması gereken Karabükspor maçından bu yana devam eden isteksiz futbol olmalı.

Özellikle orta alandaki presiyle rakibi boğan İdmanyurdu'nun, Trabzonspor'lu Mehmet Ekici ve Eskişehirli Sezer Öztürk'ü maçın adamı yapması hiç normal değil. Sezer-Mori-Şişmanoğlu üçlüsünün oyuna hükmetmesini izleyip hücumda çoğalamamanın faturasını Welliton'a kesmek de olmadı. Bu oyunla Futacs'ı değil İbrahimoviç'i de oyuna alsanız yine sonuç değişmezdi.

Maçın sonucuna tesir eder miydi bilinmez ancak en azından gelecek sezona yatırım amaçlı Khalili yerine Mehmet Taş'a, Nihat yerine ise Mihaylov'a şans verilebilirdi. Özellikle cezalı Murat'ın yerine Mehmet Taş o bölgede daha faydalı olabilirdi. Mersin'in geleceği Efe'de asıl mevkisi stoperde Servet yerine rotasyona girebilir. Bundan sonraki haftalarda kendini göstermek isteyecek bu gibi futbolculara şans vermek Rıza Hoca'nın deyimiyle "ligi kafasında bitiren" ve sahada yeterince mücadele etmeyen bazı oyunculara da mesaj olabilir.

Mental yorgunluk, hedefsizlik, rehavet, alacak-verecek, vs. Sorun her neyse umarım bir an önce çözülür ve kritik Gaziantepspor maçında sahada ne istediğini bilen bir takım görürüz. Ne istediğini bilen bir İdmanyurdu'nun başardıkları ortada. Yine başarabilir.

Bu arada Gaziantep maçından sonra lige verilecek milli takım arasında Mersin Arena'da yapılacak bir hazırlık maçı ile zeminin denenmesi yerinde olacaktır. Eğer zemin uygunsa kalan maçları orada oynamak takıma ve taraftara ayrı bir motivasyon olabilir. En azından taraftara yarayacağı kesin.