Yürüyelim arkadaşlar!

Şeytanlar Grubunun yürüyüşünden önce Spor33.com köşe yazarı Dr. M. Sami Süygün'ün kaleme aldığı yazı sizlerle...

20.09.2014 ------MİY - Çaykur Rizespor / Ofsayt gerekçesiyle verilmeyen nizami gol

03.10.2014 ----- MİY - Bursaspor / Civelli'nin yumruklarına rağmen verilmeyen kırımızı kart ve penaltı

02.11.2014 ----- Gaziantepspor - MİY / Ofsayt gerekçesiyle verilmeyen nizami gol

06.12.2014 ------ Konyaspor - MİY / Verilmeyen penaltı

10.12.2014 ----- Bursaspor-MİY / Bursaspor lehine penaltı ve Sadiku'ya kırmızı kart

Yukarıda özetlemeye çalıştığım üzere Süper Lig'in başladığı 29 Ağustos'tan bu yana Mersin İdmanyurdu ayda en az bir kere hakemlerin azizliğine uğramış. Buna başta Vederson olmak üzere verilen kırmızı kartlar ve hakemin rakip lehine kullandığı takdir hakları dahil değil. MİY, Çaykur Rizespor ve Bursaspor maçlarında galip gelirken Gaziantep ve Konyaspor deplasmanlarından puansız döndü. Son olarak Bursa'da oynanan kupa maçında ise Mihaylov sayesinde 1 puanı kurtarırken, çok önemli bir oyuncusunu kart cezası nedeniyle kaybetti.

Bugüne kadar birçok Anadolu kulübü hakem hataları nedeniyle puan/puanlar kaybetti. Hatta, 3 büyüklerin de zaman zaman aynı dertten müzdarip olduğu söylenebilir. Nihayetinde hakemlerde insan olduğuna göre hata yapabilirler. Ancak, ülkemizde bariz şekilde göze çarpan ve rahatsızlığın asıl kaynağı olan bir gerçek var. Bu gerçek; başta üç büyükler olmak üzere reytingi daha yüksek olan takımların hakem hatalarından daha az zarar görmesi. Anadolu takımlarının yaşadığı bu sıkıntıyı uzun uzun yazmaya gerek yok. Zira, eğer futboldan biraz anlıyorsa, vicdanı olan herkes zaten bu gerçeği kabul ediyor. Sorun açık ve net olarak ortadayken asıl sorulması gereken ne yapılabileceği.

İlk etapta aklıma gelen öncelikli yapılabilecekler;

1- Büyük ve reytingi yüksek takımların kollanmasının ülke futbolu lehine olmadığının yetkililer tarafından fark edilmesini beklemek. Gerek Milli Takım gerekse kulüp takımlarının hali ortadayken, yetkililerin daha fazla kanıt aramasına gerek yok sanırım. Bu seçenek Türkiye şartlarında fazla iyimser olduğundan eliyorum.

2- Büyük ve reytingi yüksek takımların vicdan muhasebesi yaparak, büyük taraftar kitleleri ve basın desteği ile hakemleri etkileme çabalarından vazgeçmelerini beklemek. Mevcut futbol kulübü yöneticilerinin profilleri göz önüne alındığında bu seçenekte fazlasıyla iyimser olduğundan bunu da eliyorum.

3- Türkiye şartlarına uyum sağlamak ve ona göre hareket etmek. Sorunun kaynağında çözülmesini beklemek yerine proaktif olmak. Maalesef en gerçekçi olanı bu. Buna göre; Yerel basını ve ulusal basını kullanmak suretiyle kamuoyu oluşturarak hakemleri tarafsız (doğru olanı bu) yönetime davet etmek en uygulanabilir yöntem. Peki bunu kim yapabilir? Yönetim ya da taraftar yapabilir. O zaman burada yine bir yol ayrımı söz konusu. Çözümü kendiniz dışında birisi olan yönetimden mi bekleyeceksiniz yoksa beklemek yerine doğrudan taraftar olarak medeni bir şekilde tepkinizi paylaşarak kamuoyu gündemine mi taşıyacaksınız. Sanırım tüm seçecekler için de en uygulanabilir ve efektif olanı taraftarın harekete geçmesi. Çünkü, futbolun asıl sahipleri olan taraftarlar gerçek manada kamuoyunun dikkatini çekebilirse yönetim de taraftara uymak durumunda kalır. Yani yönetim de taraftarın tepkisini daha yüksek tonda dile getirebilir. Yeterince kamuoyu oluşursa futbolun yetkili insanları da harekete geçmek zorunda kalabilir. Bir nevi zincirleme reaksiyon etkisi. Anadolu kulüplerinin her birinin aynı tepkiyi verdiklerini düşündüğünüz zaman yukarıda altını çizdiğim yeterince kelimesi daha anlamlı hale gelecektir.

Tüm bunları neden mi yazdım? Taraftar grubu Şeytanlar'ın Pazar günü için organize ettikleri protesto yürüyüşü ben de bu çağrışımları yaptığı için. Evet, belki hiçbir şey değişmeyecek ve eski düzen devam edecek ama en azından tv karşısında yetkililere hayıflanmak yerine tepkiyi dile getirme fırsatı oluşacak. Keşke diğer Anadolu kulüpleri de haklarını sonuna kadar savunsalar. Çünkü, ülke futbolunun geleceği Anadolu takımlarının elinde. Futbolda rekabet yukarıya çekilmedikçe, bir başka altın neslin gelip Avrupa Kupası kazanması ya da Dünya Kupası üçüncülüğü getirmesi beklenmeye devam edilir.

Tüm bu sebeplerden dolayı Pazar günü saat 13.00'da Forum AVM önünde olmayı istiyorum. Hiç yoktan şehir bir günlüğüne de olsa gerçek anlamda bir futbol şehri olur. Kırmızı-Lacivert bir futbol şehri. En büyük temennim ise yürüyüşün MİY'na yakışır şekilde medeni bir şekilde başlaması ve bitmesi. Aynı şekilde, sonrasında oynanacak Kayseri Erciyesspor maçında da aynı tepkinin yine medeni bir şekilde sahaya yansıması.