Uygulama eksiklikleri

İngiltere’de kulüpler çok farklı yönetilir. Zira orada kulüplerin sahipleri vardır. Bizdeki gibi Dernek Yasaları İngiltere’de geçerli değildir. Başkan ve etrafında küreleşen profesyonel yönetciler saha içine karışmazlar. Bizdeki teknik direktörün İngiltere'de karşılığı menajerdir ve saha içi görevi takım menajerine aittir. Kulüp sezon başında menajere belli bir bütçe sunar ve sezon sonunda başarı/başarısızlıkta rapor ister.

Almanlarda ise olay çok başkadır. Orada da kulüpler şirketleşmiştir ama hisselerin büyük bölümü genelde taraftarlara aittir. Başkanı ise kulüp yönetim kurulu seçimle başa getirir. Ülkemizde ki gibi bir yönetim kurulu olmasada profesyonel yöneticiler takımı idare eder. İdare etmekten kastım denetlerler. Almanya’da menajerlik sistemi yoktur. Sportif direktörlük vardır. Başkan ve yönetim kurulu transfere karışmaz sadece sezon sonunda denetleme yapmakla mesuldür.

Bizim ülkemizde ise sportif direktörlük yeni yeni alışılmaya çalışılan bir kavram. Uygulama tam olarak yerleşmesede kısmı olarak yürürlüğe girmiş durumda. Galatasaray Bülent Tulum’la böyle bir uygulama denedi ama tutmadı. Fatih Terim faktörü devreye girdi. Beşiktaş ise sezon başında Önder Özen ile çok önemli bir hamle gerçekleştirdi. Bana göre şuanda en iyi hamleleri bu oldu. Olaylı Galatasaray derbisi olmasa şuanda ligdeki konumları çok başka olurdu.

Bizimde sportif direktörlük adına çok önemli bir hamlemiz oldu geçtiğimiz sezon. ‘Selçuk Dereli hamlemiz geldi ama neticelenmedi. Sonrada bu defter açılmamak üzere kapatıldı. Selçuk Dereli olmadıysa başka bir isim düşünülebilinirdi ama kulübü idare edenler futbolun içinden gelmedikleri için yapmadılar. Sonrasında genel menajerlik sistemini denediler ve Serkan Damla'yı göreve getirdiler. Damla biraz da hatır için yönetimi kırmadı ve görevi kabul etti. Tuttu mu derseniz şuana kadar pek tutmadı. Çünkü Serkan Damla’nın gönlündeki meslek teknik adamlıktı.

Bugün kulüpte bir çok sıkıntı var. Başkan her mikrofona kendi dışında kimsenin çabalamadığını söylüyor. Haklı da. Ama başkan her işe koşmak zorunda değildi ki... Zaten her işe koşarsan hiçbir işe yetişemezsin. Zaten öylede oldu-oluyor. Bugün yönetim kurulunda bu kadar isim yerine adam akıllı sistemli çalışacak bir sportif direktör olsa saha içinde bu kadar sıkıntı yaşamazdık. Teknik adam ve diğer idareci çekişmeleri yaşamazdık.

Bunları yazıyorum çünkü saha dışında yaşamış olduğumuz sıkıntılar saha içine o kadar çok yansıyor ki neredeyse bir sezon heba olacak. Oysa sezona çok iyi başladık. Hepimiz zafer türküleri söylüyorduk. Denizli maçı ve akabininde yaşananlar her geçen hafta alehimize işliyor. Başkan maddi sıkıntılardan dert yanıyor, futbolcular para alamadıklarından maça konsantre olamıyor. Oysa futbolun içinden gelen bir sportif direktör olmuş olsa belki sorun bu kadar futbolcu performanslarını etkilemeyecekti.

Sorun dahada derinleşmeden bir an önce tedbir alınmalı. Yoksa ligin ikinci yarısında geçen sezon Karşıyaka’nın yaşadığı krizi yaşamamız kaçınılmaz olacak. Ligin ikinci yarsında ilk 11’imizde 11 farklı isim görmemiz kimseyi şaşırtmasın.

KISACA BUCA MAÇI

Günümüz modern futbolu öyle bir evre geçirdi ki artık takımlar arasında çok büyük farklılıklar kalmadı. Öyleki ligimize baktığımızda hemen her takım aynı sistem ve şablonla sahaya çıkmakta. Takım oyununu sahaya en iyi yansıtan ve bireysel yetenekleri fazla olan oyuncularını oyuna daha fazla sokan takım sahadan galip ayrılmakta.Pazartesi akşamı Buca’da da aynı senaryo cereyan etti. İki takımında bireysel yetenekli oyuncuları maçın skorunu tayin ettiler.

Yediğimiz ilk golde Efe’nin tıpkı Balıkesirspor maçında ki gibi pozisyon hatasını gördük. Efe’nin ofsaytı bozması skoru alehimize 1-0 tayin etti. İkinci golde ise Emre’nin çok iyi şutu Behram’ın kaledeki konumuyla ters orantılı olarak golle neticelendi. Oysa Behram riskte alarak öne çıktı ve rakibin açısını iyi darlttı ama Emre’nin şutu gerçekten futbol adına çok önemli bir hareketti.

Bizim gollerimizde ise biraz şans faktörü birazda maharetli vuruş öne çıktı. Özellikle Adem Güven’in kafasını topa uzatması günü puanla kapatacağımızın habercisi gibiydi. Golle birlikte takımda canlandı. Hakan Kutlu’nun hamleleri de maça damga vuran bir diğer ayrıntıydı. İki haftadır Kutlu’nun çabalarıyla puan ve puanlar aldığımızı belirtmek istiyorum. Bir diğer önemli gelişme ise Eren Tozlu’nun golle tanışmasıydı. Eren’in aileden gelen bir golcü genetiği var. Çok zor pozisyonda golü atması O’nun ne kadar iyi bir kumaşı olduğunu göstermekte.

Rakipleri kazandığı hafta 1 puan almamız ve zirve ile aramızdaki puan farkının 6 puan olması bu hafta içerde oynayacağımız Ankaraspor maçının önemini bir kat daha artırdı. Pazar günü oynayacağımız hayati önem arz etmekte. Haftanın lehimize 3 puanla kapanması dileğiyle…