Mersin ilk iki'ye girsin diye dua ederdim

Alt tarafı 6 hafta kaldı…
10 takım Süper Lig’e oynuyor.

Samsun: Kadro iyi, Hüseyin Kalpar tecrübeli hoca, arkasında inanmış şehir var. Atmosfer, takımı ateşliyor, performansı arttırıyor. Stat üç saat önceden full oluyor. Öyle laga luga bağırmıyorlar, Süper Lig tecrübeleri var, tezahürat bilinçli. Bence Samsun banko çıkar.

Linyit: Mucizenin adı… Peki sebebi ne derseniz? Şehir değil, ilçe olması… Tavşanlı şirin ama, küçücük, mütevazi bir yer… İdmandan sonra gidecek yer yok. E gidecek yer olmayınca ne oluyor? Takım, aile gibi oluyor. 24 saat birlikte yaşıyorlar. Sosyal hayatın kısıtlı olması, futbolcuların birbirleriyle sosyalleşmesine sebep oluyor. Birbirlerini kardeş gibi tanıyorlar. Bu kardeşlik, sahaya yansıyor. Kimin hangi durumda ne yapacağını ruh gibi biliyorlar. Bana göre, ilk iki’nin en büyük üç adayından biri… Örnek takım bu… Kalbim Tavşanlı’yla.

Mersin: Şehirde atmosfer harika, yenilseler bile kimsenin morali bozulmuyor. Ahali Süper Lig’i istiyor… En büyük primi Mersinli topçular alıyor. Büyük itici güç bu… Kadro kaliteli. Hoca Nurullah Sağlam, sağlam… Devre arasında doğru takviyeler yaptılar. Samsun ve Tavşanlı’yla beraber ilk iki’nin en büyük adayı… Ben öbür takımların yerinde olsam, Mersin ilk iki’ye girsin diye dua ederim. Çünkü, Play Off’a kalırsa, Mersin çıkar.

Bolu: Bu kadroyla, bu istikrarsızlık şaşırtıcı. Bi hafta iyi, bi hafta kötü… Halbuki, en kaliteli forvet Bolu’da… Ödemeleri günü gününe yapar. Kurumsal bir kulüp. En büyük handikapı, iç saha avantajını iyi kullanamıyor. Takımla şehir arasında sinerji yok. Sanırım temel sorun bu.

Gaziantep Belediye: İki ciddi sıkıntısı var. Seyircisi yok, çok genç takım. Son düzlükteki baskıyı kaldıramayabilir. Bu kadar tutunması, kafayı Play Off’a sokması bile büyük başarıdır.

Rize: Kadro iyi, para bol, Ümit Kayıhan tecrübeli, ancak deplasman fobisi var. Çözemedikleri mesele bu… Dışarda sadece Diyarbakır’la Kartal’ı yenebildi. Potadaki Akhisar’ı bile zor yendi. İlk 10 takım arasında, deplasman puanı en az takım, Rize… Üstelik, bir hafta ‘bay’ geçecek. Şu anki puan cetveli, zahiri… Bana göre, ilk iki zor, Play Off’a ise, banko kalır.

Ordu: En önemli adamı, Uğur Tütüneker’di. Göndermek vahim hataydı. Gerçi yerine gelen Metin Diyadin’e lafım yok ama, kumar oynandı. Seyirci sabırsız… Gol gecikince bile isyan başlıyor. Acele giden, Play Off’a bile gidemeyebilir. Biraz sakin… Sonra kimse ağlamasın.

Erciyes: Kupa finali oynatan başkan, başkan oldu. Büyük para harcandı. İki sorunu var… Hep ofansif oynuyor, defansla ilgilenmiyor, yendiği maçlarda bile sayısız gol pozisyonu veriyor. Ve, seyircisi yok… Sonuna kadar kovalar ama, ilk altı’nın dışında kalırsa sürpriz olmaz.

Denizli: Hayal kırıklığı… Hata üstüne hata yapıldı. Kulüplerinde oynamayan oyuncuları aldılar. Halkı sabırsız. Morali bozuk. Destek vermediği gibi, aleyhte bağırıyor. Yönetim bir başka alem… Hocayı gönderdiler, ‘yardımcı hocanın arkasındayız’ dediler, bi baktık, yeni hoca gelmiş… Yöneticilerin bile birbirinden haberi yok. Olacağı buydu, Play Off bile zora girdi.

Karşıyaka: Genç jenerasyon hocaların en başarılı temsilcilerinden biri Reha Kapsal… Eğer sezon başında verselerdi takımı, şu anda şampiyonluğun en büyük adaylarından olurdu. Geç kaldılar. Buna rağmen, hâlâ Play Off şansları var. Ancak, asıl hesap, önümüzdeki sene için… 2012, Karşıyaka’nın 100’üncü kuruluş yıldönümü… Bu sene vaziyeti idare ediyorlar. Önümüzdeki sezon çok büyük transferlere niyet var. Ve, takımın başında gene Reha olacak.

Doğma büyüme, fanatik Göztepeli olarak söylemeden edemeyeceğim. Lideriz… Göztepem, Bank Asya’ya geliyor. Karşıyaka 2012 hesabı yaparken, bir kere daha düşünmeli bence!

Güngören yırtar.
Bana göre, başarıdır.
Adana ve Altay’a yazık oldu. Kadroları harikaydı. Un vardı, şeker vardı, bir türlü helva yapmayı beceremediler. Bu hallerine rağmen, düşmeyi beceremeyeceklerini düşünüyorum!

Ankara düştü.
Diyarbakır düştü.
Giresun, Akhisar, Kartal’dan biri gidecek… Giresun, tutunur diye düşünüyorum.

Son not:
Mayıs ayı, son iki hafta…
Rize-Tavşanlı.
Samsun-Rize.
Tam kalp krizi yani!

Yılmaz Özdil / Fanatik Gazetesi