Müsaade edin beyler !

Son günlerde kulüpte yaşanan transfer hareketliği, beraberinde spekülatif bazı yorumları da gün yüzüne çıkardı. Taraftarından, spor yorumcusuna kadar olan yelpazede gelenler ve gidenler ile ilgili oluşan bir dizi rahatsızlık baş gösterdi

Peki nedir bunlar .. Teker teker bakalım isterseniz...

İlk transfer Sakaryaspor’dan alınan İlhan Özbay… İlhan’ın iddaa oynadığı ve bu nedenle yaklaşık 1.5-2 trilyona yakın borcu olduğu gibi aslı astarı olmayan iddialar ortaya atıldı. Oysaki durumun hiç te böyle olmadığı, Özbay’ın her vatandaşın başına gelebilecek bir olayla karşılaştığı anlaşıldı. Dönemin Başkanı İsmail Gürses ile bizzat görüştüm . Gürses, borcunu ödemesine rağmen senedini alamayan İlhan Özbay’ın tutuklandığını , cezaevinden çıkması için bizzat arkadaşlarının desteği ile 37 milyar lira para temin edip, Özbay’ı yeniden takıma kazandırdıklarını söyledi. “ Çok iyi ve karakterli bir oyuncu transfer ettiniz. Hayırlı olsun” diye diye tamamladı sözlerini ,İsmail Başkan.. Ayrıca İlhan Özbay’ın Erciyes’de oynadığı yıllarda “efsane kaptan” olarak anılması da sadece futbolcu kimliği ile değil, takımını zor gününde paraya tercih etmesi ile de ilişkilidir diye düşünüyorum..
Bilmem anlatabildim mi !

Mehmet Polat ve Erman Özgür’e gelince…
İkisinin de bu sezonki süper lig karnesi kırık notlarla dolu. Zaten Süper ligde banko oynayan bir adamın Bank Asya’da ne işi olabilir ki.. İkisi de doğru dürüst maç oynamamış ama kaliteleri konusunda kimsenin diyecek bir şeyi yok. Ama sözü edilen tek konu bu 3 futbolcunun da Nurullah Sağlam’ın eski talebeleri olması..
Şimdi bu ilişki bize temcit pilavı gibi sunuluyor, “SAĞLAM’ın ADAMLARI” diye..
Ona da bir açıklık kazandıralım.
Teşbihte hata olmazmış. Hani oldu ya; bana bir gazeteden genel yayın yönetmenliği teklif edildiğini düşünelim. İşimi iyi yaptığıma inanıyorum, ama tanımadığım ve bilmediğim bir ortamda başarılı olmaya gidiyorum. Yani risk alıyorum. Bu riski en aza indirmek için de, güvenebileceğim, gözümün içine baktığında beni anlayacak, sistemimi bilen ve o sisteme kendini hemen adapte edebilecek insanlara ihtiyaç duyarım. Benden kısa vadede başarı isteniyor ve bu sorumluluğu güvendiğim adamlarla paylaşmaktan başka bir çıkış yolu gözükmüyor. Bende gereğini yapıyorum, kalemine, bakış açısına, mesleğine olan aşkına ve karakterine güvendiğim kişileri tercih ediyorum. Eğer ben ve ekibim çalıştığımız kurum için saygın işler yapacak olursak peşimizden de yeni meslektaşlarımızın bize dahil olacağını, aynı hedefe kilitleneceğini ve bu ekibin gün geçtikçe genişleyeceğini biliyorum.

İşte ben Nurullah Sağlam’ın çalışma metodunu bu şekilde algılıyorum. Yani bu ekip ilişkisinde dillendirilmeye çalışılan negatif unsurları ise bugüne kadar varolan yaşanmışlıkların yarattığı ironi olarak görüyorum. Düne kadar tesis konusunda attığı adımla kulübü harekete geçiren ve bu nedenle yere göğe sığdıramadığımız bir teknik direktörün, oyuncu ve sistem tercihlerine, en azından şimdilik sağduyulu bir pencereden bakmamız gerektiğini ve Sağlam’ın bunu hak ettiğini düşünüyorum. Çünkü ben; vizyona girmeyen bir filmin yapımcısına “biz bu filmi görmüştük” diyenlerden değilim.
Şimdi bir de gidenlere bakalım..
Gidenler için benim de “muhalefet şerhi” koyduğum isim ve isimler olabilir, herkes gibi. Fakat bu takımın teknik analizini sadece BANA YANSIYANLAR IŞIĞINDA yapabilecek kadar kabiliyetli ve yetkin olduğumu düşünüyorum. Yani çok fazla komplo teorisi kurmak ne yeteneğim ne de tarzım… Ama şunu açıkça söylemeliyim ki, hocanın kafasındaki kısa vadeli oyuncu şablonunda, SİSTEM, DENEYİM ve GÜVEN unsurlarının ön plana çıktığı kanısındayım. Yunus Altun’un SİSTEM’e takıldığını, birbirine çok benzeyen oyun stiline sahip olan Hasan Üçüncü, Fatih Egedik’in yerine Sertaç Şahin’in gönderilişinde isim ve TECRÜBE faktörünün rol oynadığını düşünüyorum. Zaten Musa, Gurbanov ve Bujor isimleri geldiğinden bu yana GÜVEN telkin etmeyen isimlerdi. Taraftarın çok sevdiği Birol için farklı renkler altında da olsa artık futbol oynama zamanı geldi.

Gönderilenler arasında sadece Mehmet Budak konusunda yapılan tercihte bu faktörlerden hiç biri devreye girmedi bana göre, Deneyimli oyuncunun bu takımda olamayışının nedeni ya da nedenlerinin, İÇ DİNAMİKLERE bağlı olduğunu düşünüyorum. Geçtiğimiz sezon Altay’da 30’un üstünde maç oynayan tecrübeli oyuncunun gönderilenler arasında tercih edilmesinin, Mehmet Polat’ın gelişine tam anlamıyla endeksli olmadığı kanaatindeyim. Yanlış olduğuna inandığım ama saygı duyacağım bir tercihtir Mehmet Budak ile yolların ayrılması.

Uzun lafı kısası …

Bizler ne davulun ne de tokmağın sahipleriyiz.
Bizi o davuldan çıkan ses ilgilendirir.
Eğer çıkan armoni güzelse büyük bir zevkle dinler, alkışlarız.
Kulağımızı tırmalayan bir ses duyarsak, doğru notayı vermesini de elbet biliriz.
Ama ne olur müsaade edin DÜĞÜN başlasın.