Tarihi fırsat…

Şu ana kadar yapılan transferler isim olarak oldukça etkileyici görünüyor. Deneyimli bir kadro kurulmak üzere. Takımda süper ligin havasını teneffüs etmiş futbolcular var. Yabancı transferlerinde de bir arıza olmazsa bu takım ilk altıya rahat oynar diye düşünüyorum.

Alt ligden gelen 3 takım anormal bir performans sergilemez, süper ligden düşen Ankara ve Diyarbakırspor yaşadıkları travmadan kurtulamazlarsa 5 takımı şimdiden altımıza almış durumdayız. Geriye kalıyor 12 takım. İşin açıkçası bu takımlardan 6 tanesini de ligde altımıza alabilecek bir kadronun kurulduğunu düşünüyorum. Belki iyimser bir tablo olacak ama, kulüplerin mali portresi nedeniyle transferlerde MİY kadar istekli ve hareketli olmaması bu düşüncemi kuvvetlendiren bir diğer etken.

MİY her yıl kabuk değiştiriyor. Bir önceki yıl şampiyon kadronun iskeletini bozarak bir dizi transferler yapan yönetim , bu sezon bu yanlışa düşmemiş görünüyor. Geçtiğimiz sezon her ne kadar düşmekten kılpayı kurtulsak ta, başarılı sayabileceğimiz orta alan bloğunun transferde korunduğunu görüyoruz. Caner Ağca’nın kaybı dışında Fatih Şen, Fatih Egedik, Sertaç ve Nurullah’ın takımda kalması ve bu bölgeye yapılan Bangura transferi ile güçlü bir orta sahanın oluştuğu düşüncesindeyim. Ayrıca Ilgar Gurbanov da dikkat çekici bir transfer. Azerbaycan Milli Takımında uluslar arası maç tecrübesi olan bir futbolcunun MİY’de oynayacak olması da önemli. Çünkü geçen yıl kırmızı lacivertlilerin en önemli eksiklerinden birisi, önem derecesi yüksek maçları kaldıramayan bir futbolcu profiline sahip olmasıydı. Uluslararası ve Süper lig tecrübesi olan futbolcular bu anlamda takıma önemli katkı sağlayabilirler. Hasan Üçüncü, Musa Kuş ve Erdal Güneş isimleri de bu açıdan önem taşımakta...

Bu sezon takımın forvet hattına transferi düşünülen isimler, geçen yıl çekilen sıkıntılar ve bu sezon ortaya konan hedef doğrultusunda… Altay’lı Şehmuz Özer pazartesi günü Mersin’e gelecek. Brezilyalı Rafael’inda kampa katılması ve imzayı atması an meselesi. Geçen yıl takımda statik bir golcünün olmayışının bedelini neredeyse küme düşerek ödeyecektik. Bu nedenle yönetim golcü konusunda bol alternatifli çalışıyor ve çalışmak zorunda.. Umarım doğru tercihi yaparlar.

Takıma kazandırılan tecrübeli isimlerin, mevcut kadroyla uyumu da son derece önemli. Bu konuda Teknik Direktör Yüksel Yeşilova’ya büyük iş düşecek. Ekonomik göstergelerin iyi olmadığı bir ortamda teknik direktörün yükü çok daha fazla ağırlaşır. Futbolcular arasındaki rekabeti takımın lehine döndürebilmek , takıma enjekte edeceğin ruhla ilgilidir… Eğer takım içinde iyi bir arkadaşlık tesis edilebilirse bu kadronun beklenilen başarıyı elde etmesi daha kolaylaşır. Yani futbolculara bir taraftan 28 yıldır süper lig göremeyen bir kentin beklentileri üzerlerinde baskı oluşturmayacak şekilde anlatılmalı, bir taraftan da bu takımın “yan gelip yatma yeri” olmadığı hatırlatılmalıdır.

2009-2010 sezonunun bir training yılı olarak geçiren yönetim de planlamalarını ve stratejilerini iyi belirlemeli, sezon içinde yaşanacak olası sıkıntılar için tedbir almalıdır. Bu yüzden uygun zamanda genel kurula gidilerek, mevcut yönetime muhalefet kesimin samimiyeti ve niyetinin anlaşılması, aksi bir durumda da yönetime “elini taşın altına koyabilecek” kişilerden takviye yapılması gerekir. Özelikle tesis konusunda bu yıl atılacak adımların, olası sportif başarısızlıklar yüzünden darbe almaması için de yönetimin bünyesinde bir çalışma grubu oluşturulması kaçınılmazdır.
Bugün yönetimin önünde tesisleşme ve kurumsallaşma ile ilgili tarihi bir fırsat var;

“Ya Fatih Terim’in aslanları gibi “yenip tarihe geçmek’,
ya da Yahya Kemal’in gemisine binip meçhule gitmek.”

Karar sizin !…