Özgür Özgürengin: Gemi onarıldı hoca gitti

Ve Temmuz ayı gelip çatmıştı. Sıcak, İzmir sokaklarını kasıp kavururken, kulübün gündemi elini dokunan herkesi yakıp geçiyordu.

O günler, Belediye Başkanı Ercan Tatı?nın kapı kapı dolaşıp para aradığı, yönetimdeki herkesin elinde makbuz esnaf dolaştığı, bir liranın bin liralık iş yaptığı günlerdi. Herkes bir çıkış yolu ararken, ?Bucaspor değişiyor, Fırtına?ya kapılın? projesini kafasında yaratan Seyit Mehmet Özkan, kulübün Bank Asya 1. Lig?e hazırlanabilmesi için markalaşma sürecini başlatıyor, profesyonellerle saatlerce süren toplantılar yapıyor, gelir kaynaklarını artırabilmek adına gece-gündüz çalışıyordu. İşte bu toplantıların birinde Bucaspor?un yeni sezon sloganı belirlenmişti: Bucaspor Değişiyor, Fırtına?ya kapılın.?

Slogan tamamdı ancak, işler yine istenildiği gibi gitmiyordu. Bolu Gerede?ye kampa giden takım, başka ekiplerden antrenman malzemesi alarak idmanlara çıkıyor, gazete manşetleri ise kriz haberlerinden geçilmiyordu. Basınla gerilen ipler, gazetecilerin tesislerden içeri alınmamasına kadar ilerliyor, tek tek örülen duvarlar her sabah yerle bir oluyordu. Tam bu sırada olaya yeniden el atan Tatı, tüm kurmaylarını toplayarak Buca Gölet?te basın mensuplarıyla bir araya geldi. Toplantının ana konusu medyaya hesaplaşma değil, herkes için ortak bir dil yaratma çabasıydı. Kulübün içinde bulunduğu durumu özetleyen, taraflı-tarafsız herkesden destek isteyen yönetim, kulübü bu ciddi krizden de alnının akıyla çıkarmayı başarıyordu.

İzmir?deki sıcak gelişmeler Bolu?da etkisini göstermiş, ilk hazırlık maçında Kasımpaşa?yı 4-2, Azeri Kazan?ı 1-0 yenen Bucaspor, ilk olumlu sinyallerini vermişti. Ancak Bucaspor yönetimi, bambaşka bir heyecanı gizliden gizliye yaşıyordu. 16 Temmuz sabahı güneşli bir güne, caddeleri süsleyen binlerce sarı-lacivert bayrağın görkemiyle uyanın Buca halkı, ?Bucaspor değişiyor, Fırtına?ya kapılın? söyleminin ardında yatan gerçeği çözmeye çalışıyordu. İşte o akşam, her şey yerli yerine oturacaktı. Buca Tenis Kulübü?nde yüzlerce davetlinin katılımıyla kampanyanın lansmanını yapan yönetim, ?değişim? dediği maddeleri sıralarken, maskot Arı Bucco da iğnesini ilk kez gösteriyordu rakiplerine.

Müthiş bir değişim yaşayacaktı Buca. Logo, çağın şartlarına uygun tarzda revize edilecek, Arena?nın kapılarına elektronik turnikeler takılacak, kombine kartlar basılacak, kulüp, lisanslı ürün satışı için mağazalar açılacak, yeni reklam alanları ve pazarlama stratejileriyle Bucaspor markası parlatılacaktı. Ve bu geceden akıllarda kalan en önemli görüntü, iki eski başkan Özkan ile Üstündağ?ın şampiyonluk esprisiydi.

?Biz şampiyon olucaz? başkan lafına ?Olucaz anasını satayım? diye karşılık veren Özkan, Üstündağ?ın havadaki eline ?çak? yapıyordu. Kurt Masalı?nın ikinci bölümü tam da işte burada başlıyordu. Buna inanan sayısı da o gece artmaya başlıyordu. Temmuz-Ağustos ayları bu projeyi hayata geçirmekle geçiyor ancak taraftar ile yönetim arasında patlak veren logo krizi gündemi uzun süre meşgul ediyordu. ?Bucaspor?un tek kurtuluşu değişmek? diyerek Bucaspor tarihinin belki de en can alıcı sunumunu yapan Özkan, taraftarı ikna etmeye çalışıyorsa da başarılı olamıyordu. Bugün caddeleri bayraklarla süsleyen esnafından, sokaktaki vatandaşa, sivil toplum kuruluşlarından muhtarlara, taksicilere, fırıncılara kadar kadar kimse destek vermiyordu Bucaspor?a.

Her kapı kapanıyordu Fırtına?nın önünde o günlerde. Şimdi tüm fotoğraf karelerine girmek için yarışan kravatlılar, o gün 250 TL bağış yapmamak için telefonlara bile çıkmamayı tercih ediyordu. Gerisini siz düşünün. Satışa çıkan 5700 kombine biletten koca 10 günde sade 43 tane satılıyor, tüm reklam alanları elde patlıyor, kulübün adının önüne sponsor almak için yapılan girişimler de birer birer sonuçsuz kalıyordu. Çaresizlik kaplıyordu 82 yıllık kulübün üzerini. Kara bulutlar falan da değil, kelimenin tam anlamıyla çaresizlik. Bu arada TSYD Kupası?nda kazanılan üçüncülük, zorlu lig maratonu öncesinde herkesi umutlandırıyordu. Beklenen gün artık gelip çatıyordu. Bucaspor tarihinde ilk kez mücadele edeceği Bank Asya 1. Lig maratonuna başlayacak, yaşanan her türlü krize rağmen gemi, o büyük yolculuğa başlayacaktı.

Üç önemli maçla başlıyordu lig. Kocaelispor, Dardanelspor ve Hacettepe. Herkesin kafasında soru işaretleri dolaşırken, bu üç maçtan alınan 9 puan, atılan 9 gole karşılık yenilen 1 gol ve üç hafta boyunca korunan liderlik tahtı, Fırtına?nın esmeye başladığı ilk günlerdi daha. Ama Fırtına, kulübün içinde de esiyordu. Maddi sıkıntılar herkesi duvara dayamış, çözüm yolu tıkanmıştı.

Tıkanan yol açmak bir kez daha Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı?ya düşüyor, Bektur?u ikna eden Tatı, sağladığı kaynakla gemiyi su almaktan bir kez daha kurtarıyordu o günlerde. Diğer yandan 3-2?lik Konyaspor yenilgisini takip eden Boluspor beraberliği ve Kartalspor mağlubiyeti, takımı liderlik tahtından 6. sıraya doğru sürükleyip atıyor, mutlu günler yerini yeniden endişeye bırakıp gidiyordu.

Ve bir sabah herkes büyük bir şokla uyandı güne: Kılıç gidiyordu. Sakaryaspor ile oynanan Türkiye Kupası maçından sonra takıma veda eden Kılıç, şampiyon yaptığı takımla yollarını ayırarak Adanaspor?un yolunu tutuyordu.